Kayıtlar

Balo Sokak No:16

Resim
  Daha ilk İstanbul ziyaretimde çekmişim bu fotoğrafı.Sonra bu güzelliği tab ettirip koymuştum ikea çerçevelerin tekine,tüm dijital anıların inadına. Sonra benim arada nükseden ev araştırmaları sırasında çıktı karşıma bu evin hikayesi.Cumhuriyet gazetesi 3Şubat 1985 baskısında Atilla Dorsay'ın bir köşe yazısında.Şimdilerde yok olmuş yazık olmuş Şehir Üniversitesi'nin arşivinde bulmuştum bu gazeteyi. https://drive.google.com/file/d/1PUW7EZs75qtpCWkxCFqFl8POHXLGGepW/view?usp=sharing Çok severek takip ettiğim Levent Civelekoğluna ait bu blog yazısında detaylıca Balo sokak ve bu ev anlatılmış ama yazar da evin hikayesine ulaşamamış.Ben 2018 yılında hemen bloga yorum bırakıp evle ilgili gazete arşivinin linkini paylaşmıştım ama blog sahibi postunu güncellemedi. Evle ilgili sadece Atilla Dorsay'ın aktardığı kısmını öğrenmiş olsamda,devam edeceğim evimizin eski sahibesi Aleksandra Kardomenis'i araştırmaya. 16 numaranın hikayesini merak ederek başlayan bu hikaye aynı sokataki

Çok Saygıdeğer Kendim

Resim
  Bu yıl tamda 40 yaşındaydın.2023 sana hayatı sorgulattı kendini sorgulattı.Yaş aldıkça herşeyi yerli yerine koymak ile ilgili beklentilerini es geçip mevcut şeylerin yerinden oynamaması için çok çabaladın.Sonra "yerli yerinde"dediğin şeyleri "çaba "diye tanımladığın şeylerle birlikte masaya yatırıp bir dahi sorguladın.İç piyasana ait kıymetli menkulleri arz ettiğin pazarlarda analizler yaptın.Doluya koydun aldıramadın,boşa koymaya artık bu yıl çabalamadın.İlişkilerindeki fayda maliyet analizinin tutmadığını o ara anladın.Herşey tespit perdesini aralaman ile başladı ardından anlamaklar kabullenmekler valizlerini kapıp geldiler kapına.Sonraki günler tam bir curcunaydı,en entelijansiya söyleşilerde soluksuz kaldığınızda oldu,bir pavyon ezgisi ile zilleri takıp dört kol çengi kıvırdığınızda.Neyi ellerini açıp dilendinse ondan mahrum bırakıldın bu yıl.Sonra ilahi bir ses "köre yüzünü, sağıra sözünü süsleme"dedi.Sağırlara ve körlere tekrar meramını anlatmaya g

Beyoğlu'nda Tekinsizlikler ve Mizahlar

Resim
  Cadılar bayramından bir gün sonra,cumhuriyet bayramından bir gün önceydi.Daha önce canlı stand-up gösterisine hiç katılmamış olmanın beklentisizliği ile mi yoksa biletlerin üç bardak çay parası olmasından mı bilinmez beklentisizdim. Salonun (leman kültür merkezi) arkalarında altmışlarında yerli yersiz her konuya katılma çabası ve kırmızı spor aykkabıları ile özgüveninin hormonlu olduğunu anladığım bir bey,sahnenin yanında henüz yirmilerinin başında asker traşlı sonradan gerçekten asker olduklarını öğrendiğim iki delikanlı vardı ilk gözüme çarpan.Herkes kapalı mekan falan demeden yakınca sigaraları, binadaki rutubet ile idrar kokusu tam ayrışıyorduki sigara kokusu herşeyi bastırdı bir anda.Amatör beş  kişinin performansını izleyecektik ikisi kadındı.Hep denile gelir ya güldürmek zordur diye ağlatmaya kıyasla işte orada onu izleyebildim.Ofansif mizah,kara mizah son günlerin moda türleri neredeyse hepsinin farklı örnekleri vardı.Bazıları çok kötüydü bazıları gelecek vaadediyordu ama tüm

Gündüz Kuşağı Katiller Empatlar

Resim
  Maruz bırakma terapisi diye bir şey okumuştum bir zaman.Birşeyden korkuyorsan misal yüksekten,terapi sürecinde belli bir yüksekliğe maruz bırakılıyordun bu tabiki kontrollü güvenli ortamlarda hastanında rızası ile oluyordu.Orada işin uzmanı ne yapıyor bilemem zaten bir türke lazım olan ayrıntı değildir kabaca genel hatlarını bilsek açık kalp ameliyatı yaparız hamdolsun! Benimde kendimde beğenmediğim bana artık zarar verdiğini düşündüğüm bir kaç sıracam var,dur bunlara uygulayayım dedim,bknz:yere batasıca empatlığım.Sırf bu yüzden üçüncü sayfa haberlerini dinleyemez gündüz kuşağı izleyemezdim.Niyet ettim Allah rızası için empatlığımı bitirmeye deyip başladım geçen sene gündüz kuşağı izlemeye.Konu empatlıksa bundan daha iyi bir yöntem olamaz dedim. Bilen bilir bu tarz programların piri Müge Anlıdır.Geçen yıl ne yaptımsa o kadar ilerleyemedim.Show tv de Didem Arslan'ın yaptığı programa takıldım azıcık;konular çeşitli oluyordu;dolandırılan 70 yaş üstü azgın dedeler,sahte gelinler,çöz

Kırk Kırık Kırılmışlık

Resim
    Britanica çocukları anlar beni günümüzde bilgiye bu kadar kolay ulaşılabilir olmak en büyük konfor lakin burada minik bir dipnot:dediklerim böyle bir talebi olan için geçerli bir durum.Hah burda anlaştıysak bilgiyi talep eden arkadaşlar buradan düz ilerlesin "15 saniyeden fazla uzun şeyler izleyemiyorum"diyen ailemdeki ergenler gibi sıkılganlar youtube shorts'larından ayrılmasın. Uzun zamandır çoğu şeyin bir zaman sandığımdan çok farklı olduğunu keşfediyor ama alt alta yazacak zaman bulamıyordum.Şimdi tarihe not düşmüşcesine on yıl sonra bakar -way anasını ne kadarda doğru söylemişim/yok lan ne alakası var bunun diyebilmek için not edeceğim.  40 Yılda öğrendiğim 40 şey (Böyle dedi ikinci maddede cortladı) 1-Özel olduğunu sanma yanılgısı Bu sadece kendimde olan bir durum sadım yıllarca:)meğer herkeste varmış "insan kendini beğenmese çatlar ölür"diye bir lafta vardır durumu özetler nitelikte.Sen özel misin tüzel misin bilemem ama bu düşüncenin herkeste olduğun

Aşk-ı Memnu

Resim
 Aşk-ı Memnu dizisinin tekrarı vardı bir süredir kanal D'de.Geçen hafta primetime denen vakitlerde finali yine yeniden milyar kere izlendi,x'te ekşi sözlükte başlıklar açıldı.Lan hangi gerizekalı on üç yıldır bu diziyi izliyor dediysen ;birisi bendim.Allah seni inandırsın cumartesi kaynanamdaydım izleyemedim diye pazar üşenmedim youtube dan finali bi daha izledim salya sümük.Ay ne duygusal kıs diyenlere yok walla değilim.Sadece boğaz manzarası sağlam bir müzik olunca falan bünyem tuzlu su üretiyor belki:) Aşk-ı memnu'nun üzerinden yıllar geçti benim gibi fanıysanız üstüne ne felsefeler yaparız! sadece bir karakteri yıllarca tartışabiliriz geç onu yıllar içinde diziye dair tüm doğru yanlış algımın farklılaştığı kısımlar üstünden duygusal zekanın da ahlak kriterlerinin de değiştiğine dair  ne çıkarımlar yaparımda bu senin umrunda olur mu bilemem.Bugün sen premium bir aşk-ı memnu fanı olabilirsin yada bu konuda çömez, önce al şu evrakı doldur sonra vezneye git!hangi karakter ç

Super Marıo

Resim
  2023 süper mario smülasyonu gibiydi diye girdim cümleye sonra bi dönüp baktım 2022 de pek şey değilmiş.Şeyin adını sen koy okuyucu.Bazen kelime dağarcığım yetersiz kalıyor hislerimi kaleme alırken. Uzun zaman yazmayınca biriken şeyi damıtıp kelimelere dökerken zorlanan yazar;yaz(a)madığı bu süreçte yükseldiği duygusal zirvelerden dipleri boyladığı sahnelere 0-3 saniyede ulaşmış,gönder gelsin daha ne olabilir dedikçe,ağzından ateş saçan ejderhaların ardından tuvalet terliği ile seyirtmiştir. Halbüküyse son sahnede  Allice Miller kitapları ışığında tüm çocukluk yaralarını sara yazıyordum!puşt ev sahibi evi satacağım acil paraya ihtiyacım var demeseydi.O noktadan sonra bir de deprem yaşamıştık.Tam duygusal hasarlarıma kafa yoracakken memlekette ki konut krizine kafa yormaya başladım.Cenaze evindeki "bi tabak daha alıyım"cılar gibi hissediyordum ev muhabbeti yüzünden. En son insanlara ne zaman inandın diye sorduklarında vereceğim tarihler o günler olacak.Aylarca ev aradım hatta