2079 Duygulanım Daire Başkanlığı



"Bir adet huzur alabilir miyim"dedim kasadaki elemana.Boynuna astığı renkli kartı bana doğru uzatırken "Ekstra pappınes kart üyeliği ile huzurun yanında minik boy mutluluk almak istemez misiniz üstelik sadece bir kuruş fazla ödeyerek"diye sordu.Bir kuruşun alım gücü son günlerde oldukça düştü daha geçen komşunun kızı pazarda merhametin artık taneyle satıldığını anlatıyordu hemde kaç kuruşa.Eskiden böyle miydi diye ekliyordu dinleyenlerden birisi,herkeste bol bol olurduda ihtiyaç duyana dağıtırdı.Yaşı yetenler onaylamak için kafalarını sallıyordu,yaşı yetmeyenler durumlarına göre değerlendirme yapıyorlardı,zira inançta merhamet gibi artık çok az üretiliyor çok pahalıya satılıyordu.

Son yıllarda sokaklarda rahatça dolaşabilmek için ya deli olmalıydınız yahut çok zengin.Toplum içinde gerçek bir insan olmayı deneyimlemek için bir saatte en az sekiz tane duygu harcamanız gerektiğini anlatıyordu ekonomistler.

Bizim gibi dışa bağımlı ekonomilerde çoğu duyguyu üretmek ithal etmekten daha pahalıya mal olabiliyordu,bu yüzden delirme oranları hızla artıyordu yoksul toplumlarda.Delileri diğerlerinden ayırmak için ortak bir üniforma giydiriyorlardı.Şimdilik böyle bir yöntem bulunmuştu,gerçek insandan soyutlamak konusunda kararsızdı ülkeyi yönetenler,bunun farklı maliyetleri olabileceğini savunan bir grubun baskın olduğu dedikodusu dolanıyordu hükümet çevresinde.Deliler artık herhangi bir duyguyu satın alamıyorlar aslına bakarsanız artık hiçbir şey hissedemiyorlardı neye ihtiyaç duyduklarını bile.Delilik hastaları tüketime ve üretime dahil olmadıkları için artık birey sayılmıyordu yeni düzende. Sokakta çocuklar annelerinin eteklerini asılarak parmakları ile gösterdikleri zaman dikkatimizi çekiyorlardı yalnızca.Kötü duygu üretimine sebep olduklarından ötürü uyutulmaları gerektiğini savunanlar çoğalmıştı.Sokaktaki başıboş deli sorunu mecliste bile tartışma konusu olmuştu.

Eskiden içsel bir kaynaktan çağlayan ve insan olmamızı sağlayan ne kadar duygu varsa birer marketing unsura dönüştü.Empati sakızları çok tutmuştu çilekli,kavunlu renk renkti.Farkındalık kahveleri bir ara moda olmuştu ama esans formunu daha pratik buldu tüketici,çantana atıyorsun ihtiyacın olunca iki pıs yetiyor.İnsanoğlunun ihtiyacı olabilecek her duygu en parlak ambalaj ve formlarıyla son kullanıcısını bekliyordu artık raflarda.Kamusal alanlar sadece duyguların satışının yapıldığı avmler ve toplu taşımalardan ibaretti, uzaktan eğitim ve çalışma modeli ile sosyalleşme sorununu minimuma indirdiler yeni sloganımız "ne kadar az etikileşim o kadar az duygu tüketimi".Minimalizm koydular bunun adını,benim gibi yaşı kemale erenler için bazı kavramların manaları yıllar içinde çok başkalaştı.

Sanayi devrimini kapitalizmi deneyimleyen dünya robotik bir rutine geçiş yapacağını beklerken insanoğlu robotlaşmıştı aslına bakarsanız.Sosyologlar nasıl bu hale geldiğimizi tartışıyordu her akşam tv ekranlarında.2019 yılındaki Pandemiden sonraki bireyselleşme akımı ile başladığını ve biran önce kalıcı önlem alınmaz ise sonumuzun geleceğini savunanlar ile çağın gerekliliği olduğunu,abartmak yerine duruma ayak uydurulmasını savunanların kavgası süre gidiyordu.Yerli ve milli duyguların üretimine yatırım yapmalıyız dışa bağımlılık mevcut durumu dahada zora sokacak deniyordu.Romantikçiler hala insanoğlu için birşeyler yapılabilir duygulanım kapasitesi arttırılabilir diyorlardı.Romantikçilere sadece gençler değil benim gibi ihtiyar kurtlar bile inanç haracamıyordu artık.



Olumlu duyguların karaborsa olduğu yeni dünyada toksik duygular apartmanların arka bahçelerinde, sokak köşelerinde birikiyordu. Haberlere konu oluyordu arazilerde biriken kin ve nefretin yol açtığı patlamalar.Avrupada bunlar için geri dönüşüm tesisleri var diye anlatıyordu geçen bir gurbetçi.İçine biraz  sevgi katınca elastik bir duygu çıkıyormuş.O'da tam türkçe karşılığını bulamadı,krem formu tene sürülürse yalnızlığa bağlı üşümeye iyi gelecekmiş.O anlatırken ben şefkate benzettim tarif ettiği şeyi.Yıllar var ben de hiç görmedim o duyguyu,en son sanat ve edebiyat yasaklanmadan evvel bir şiir ezberlemiştim,ihtiyarın birisi buna tutunacaksın zor zamanlarda demişti.Benimde ezberim kötüdür birde yersiz duygu tüketimini engellemek amaçlı şebeke suyuna salınan unutmayı hızlandıran kimyasallara maruz kalan beynim ile olanda gitti ya neyse buna da şükür,her ezberden mırıldandığımda hâlâ bir his sarmalar içimi şefkate benzer,Didem Madaktı yazarı yanlış hatırlamıyorsam şöyle diyordu;


Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca

Alt katında uyumayı bir ranzanın

Üst katında çocukluğum...

Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden

Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.

Aşk diyorsunuz,

limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!

Allah'la samimi oldum geçen üç yıl boyunca

Havı dökülmüş yerlerine yüzümün

Büyük bir aşk yamadım

Hayır

Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım

Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı

Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım...

Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.

Aşk diyorsunuz ya

Ben istemenin Allahını bilirim bayım!

Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca

Balkona yorgun çamaşırlar asmayı

Ki uçlarından çile damlardı.

Güneşte nane kurutmayı

Ben acılarımın başını

evcimen telaşlarla okşadım bayım.

Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.

İnsan kaybolmayı ister mi?

Ben işte istedim bayım.

Uzaklara gittim

Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin

Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım!

Süt içtim acım hafiflesin diye

Çikolata yedim bir köşeye çekilip

Zehrimi alsın diye

Sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz

İlahiler öğrendim.

Siz zehir nedir bilmezsiniz

Zehir aşkı bilir oysa bayım!

Ben işte miraç gecelerinde

Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,

Birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,

Uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin

Bir şiir aradım.

Geçen üç yıl boyunca

Yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.

Ülkem olmayan ülkemi

Kayboluşumu aradım.

Bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.

Bir ters bir yüz kazaklar ördüm

Haroşa bir hayat bırakmak için.

Bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.

Kimi gün öylesine yalnızdım

Derdimi annemin fotoğrafına anlattım.

Annem

Ki beyaz bir kadındır.

Ölüsünü şiirle yıkadım.

Benim yaşlardakiler acil durumlarda delirmemek için böyle şeylere sarılıyor ama şiirin ne olduğunu bilmeyen bir nesil yönetiyor ülkeyi.İçim üşüdü o an,üzüntüden mi yoksa açlıktan mı buruluyor karnım derken tezgahtar kızın sesi çınladı

Hanfendi Pappinnes kartını sallayarak;alıyor musunuz?

Şey dedim daldığımı belli etmemek için 

arkadaki sarı kutudaki ne?

ha o umut,Çin üretimi bilginiz olsun Avrupa'da artık üretilmiyormuş.

bu nasıl kullanılıyor?derken umut neydi sevgiye mi benziyordu tam çıkaramadım.

yemeğe katıyorsunuz hem lezzeti arttırıyor hem de dünya daha yaşanılır oluyormuş bende kullanmadım hiç,Pappines üyelerine beş kuruşa.

Yok kalsın diyorum,bir türlü neye benzediğini hatırlayamadığım sarı şeye ilişiyor tekrar gözüm,huzuru poşete atıp çıkarken dükkandan.



Yorumlar

  1. Bu şiire de şarkıya da bayılırım :) Ne güzel anlatmışsınız yine, değindiğiniz konular ne kadar gerçek ve doğru... Ama ben size sarılmak istedim şu an :) Tüm bu duygu ve düşünce sarmalında bana hala en iyi gelen ve en kolay yapabildiğim şey bu. Kocaman sarılıyorum size, Pappiness kartım yok ama size olan duygularım sahici :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anabell iyiki varsın❤️bana hâlâ yalnız olmadığımı hissetirdin bu yorumunla ki son zamanlarda düşüyorum bu çukura🥴

      Sil
    2. Elbette yalnız değilsin cancağzım 🤗 İyi ki varsın sen de :) ( bu siz- senli mevzuyu daha önce konuşmuştuk ama ben hep unutup önce "siz"diyorum :))

      Sil
    3. 💖siz bende pek yok Allah'tan sen nasıl rahat edersen okeyim

      Sil
    4. Güzel bir yazı gelecekte yazılsa bile günümüz için de geçerli sevgiyle kalın.

      Sil
    5. Distopik bir hikaye yazacağım derken bende rutinde var olan bir sürü şeyle karşılaştım maalesef güzel arkadaşım

      Sil
  2. vallahi kutlarım, ne güzel buluşlar, distopik bilimkurgu olmuş hayatımız :) 50 yıl sonra insan-robotlar olur herhalde, kanımız bile akmaz belki :) çok dark bir mizah olmuş bu yazı çok iyiydi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim Deep, senin gibi bu işlerin işlendiği eserlere mesai harcayan birinden övgü almakta başka güzel

      Sil
  3. şiir çok etkileyiciydi teşekkürler. Hülya

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Didem Madak şiirleri başka yerden vurur,ben teşekkür ederim Hülya ❤️

      Sil

Yorum Gönder

Teşekkürler..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Rezil Şeyler

Tiredeyşınıl Cleaninglerin İklimlere Etkisi

Yaşlı Beyaz Eşyalar